top of page

İnsan Hakları Boyutu 

Ahlaki İlkeler: Tıp ahlakına yön veren dört temel ilke şunlardır :

Yararlılık
Zararlı Olmama
Yasallık
Otonomi

Çocukların tedavi amaçlı olmayan sünneti bu ilkelere göre değerlendirilmelidir. Sünnet bu dört ilkenin hepsini ihlal eder, çünkü ;

1 Tedavi-amaçlı olmayan sünnet yararlılık testini geçemez, sünnetin belgelendirilmiş bir yararı yoktur.
2 Zarar vermeme ilkesini de geçemez çünkü sağlıklı işleyen dokunun alınması ile vücut yaralanmasına ve acıya yol açar .
3 Yasallık ilkesini ihlal eder çünkü hastanın vücut-bütünlüğüne olan yasal hakkını ihlal eder.
4 Otonomi ilkesini ihlal eder çünkü rıza bir temsilci tarafından verilmelidir.

Erkek çocukların sünneti oranlılık testini geçemez çünkü herhangi bir tedavi yönlü yarar sağlamaz. Buna karşı penisteki kalıcı bir sakatlama-yaralanmaya , ayrıca, koruyucu, immunolojik, mekanik, duyarlı, erojen ve cinsel işlevi olan bir dokunun kaybına yol açar. Bunun yanında her sünnette dolaylı olarak hayati riskler vardır.

BM komisyonu tarafından insan haklarındaki geleneksel uygulamaları tartışmak için 29 Nisan – 3 Mayıs 1991 tarihleri arasında Burkina Faso’da yapılan seminerde, başta “kesme” uygulaması olmak üzere, ana ve çocuk sağlığı için zararlı olan bu tür uygulamaların yasaklanması için devletlere tavsiye kararında bulunuldu.

Erkek ve kadınların jenital sakatlamaları, yazılı tarihin erken zamanlarından günümüze kadar gelen ve pek çok kültür tarafından paylaşılan bir uygulamadır. Korkunç derecede acı verici bu gelenekler, çeşitli nedenlerle çocuklar ve ergenler üzerinde uygulanmıştır. Dini inançlar ve toplumsal gelenekler, özellikle de “geçiş törenleri”, erkek ve kadın sünnetinin tarihin eski zamanlarından beri başta gelen nedeni olagelmiştir.

Sünnet edilen yeni doğan bebeğin yaşadığı insan ıstırabına ve acısına karşı bu aldırmazlık, tıp uzmanlığına özgü değildir. Erkek ve kadın jenital kesmelerinin yaşandığı kültürler başta olmak üzere diğer pek çok toplumda da mevcuttur.

Bu psikoloğun fikrine göre, rıza göstermeyen bütün çocuklar üzerinde uygulanan bu jenital kesmeler, gerçekte işkence ve sakatlamadan başka bir şey değildir, ve Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin “Hiç kimse zalim, acımasız, insanlık dışı ve fiziksel sağlığı bozucu muameleye tabii tutulmamalıdır”diyen 5. Maddesinin ihlalidir.

Sünnet Çocuk İstismarıdır

Dünya Sağlık Örgütü çocuk istismarını şöyle tanımlar: “Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir.”

Sünnet, binlerce yıllık ilkel bir gelenektir. Bu geleneğin kurucuları, kızların klitorisini de kesip atmıştır; Sünnet töresinin kadınların boynuna halkalar takma, kulak memesini oyup ucuna ağırlıklar takarak uzatma gibi geleneklerden hiçbir farkı yoktur. Kimi kabileler, binlerce jilet darbesiyle erkek çocuklarının vücuduna balık sırtı deseni veriyor ve bu vahşete dayanan, enfeksiyon kapmadan yaşamayı beceren çocuklar, “erkekliğe adım atmış” oluyor. Bizde de sünnetle erkekliğe adım atılması bunun başka bir versiyonudur. Kanla, acıyla “erkek olmak”, ileride, karısının suratından kan getirerek erkekliğini ispat etmeye yol açar. Sonra da aile içi şiddetten şikayet etmeye hakkınız kalmaz.

Kaldı ki, çocukların sünnet edilmesi, insan haklarına aykırıdır. Bu çocuklar, karar verebilecek çağda değildir. Onların bir organına dönüşü olmayan bu müdahalenin sonuçlarına çocuk kendi katlanacaktır. Yanlış bir müdahalede penis ucu, idrar deliği yırtılabilir, hasar görebilir, çocukta korkuyla psikolojik bozukluklar ortaya çıkabilir, enfeksiyon kapabilir. Herşey yolunda gitse de bu çocuk, yukarıda bahsettiğim, birden çok işlevi olan bu deriden mahrum kalacak ve sünnetin ona götürdüklerini, cinsel olgunluğa eriştikten sonra işlevlerini hiç hissedemeyeceği için, bilemeyecektir. Unutmayın ki, çocukları her şeye ikna edebilirsiniz. Bugün iğrenerek baktığımız kız sünnetini uygulayan toplumlarda, kızlar buna ikna edilir ve bizzat sünnetli anneleri ikna eder, kızını doktorun eline emanet eder. Bir çocuğu 5 yaşındayken rejim militanına da dönüştürebilirsiniz, 60 yaşındaki bir adamla ilişkiye girmeye de ikna edebilirsiniz. Çocuklar yeterli olgunlukta olmadığı için, bu ilişki tecavüzdür, çocuk istismarıdır. Çocuklar karar verecek yaşta olmamasına rağmen onların organlarının bir parçasını kesmek, onların karar verememe yeteneğini istismar etmektir. Ne yazık ki çocuklar bunun gerekliliğine de şartlanmaktadır. Bugün sünneti savunan insanların hemen hepsi, çocukluktan gelen bu şartlanmışlıkla sünnetin yararlarını kanıtlamaya çalışmakta, bu vahşeti görmemekte, hatta bunun vahşet olduğunu söyleyenlere saldırmaktadır.

Çocukları, okuyup, araştırıp, vücudunun başına gelecek şeyleri karar verecek yaşa gelene kadar rahat bırakın. Sonra isteyen istediğini yapar. “Çocuk benim değil mi” sorusu burada geçerliliğini yitirmektedir; Erkek sünnetinin bir üst seviyesi kız çocuklarının sünnetidir. Erkek çocuğunun da, kız çocuğunun da herhangi bir organından parça koparmak, ailelerin dahi hakkı olmayan bir şeydir.

bottom of page